You are currently viewing Babalık davası Yargıtay kararları ışığında 2025 güncel içtihatlar
Babalık davası Yargıtay kararları ışığında 2025 güncel içtihatlar

Babalık davası Yargıtay kararları ışığında 2025 güncel içtihatlar

Babalık Davası Yargıtay Kararları Işığında 2025 Güncel İçtihatlar

Babalık Davası Yargıtay Kararları Işığında 2025 Güncel İçtihatlar

Babalık davası Yargıtay kararları ışığında 2025 güncel içtihatlar

Babalık davası, bir çocuğun babasının kim olduğunu belirlemek amacıyla açılan ve aile hukukunun en hassas konularından birini oluşturan bir davadır. Bu davalar, çocuğun haklarının korunması, miras hukuku ve aile ilişkileri açısından büyük önem taşır. Yargıtay’ın bu konudaki kararları, kanunların yorumlanması ve somut olaylara uygulanması açısından davanın gidişatını önemli ölçüde etkiler. Bu makalede, Yargıtay’ın son yıllardaki (özellikle 2023, 2024 ve 2025’in ilk aylarına dair) babalık davalarına ilişkin içtihatları ışığında güncel durumu ve trendleri analiz edeceğiz. Özellikle delil değerlendirmesi, babalığın reddi, babalık davasının zamanaşımı gibi kritik noktalar üzerinde durulacaktır.

Babalık Davasında Delil Değerlendirmesi ve Genetik İnceleme

Babalık davasında en önemli delil, genetik inceleme (DNA testi) sonucudur. Yargıtay, genetik incelemenin babalığın ispatında kesin delil niteliği taşıdığını sıklıkla vurgulamaktadır. Ancak, son dönem içtihatlarında, genetik incelemenin tek başına yeterli olmadığına dair eğilim de gözlemlenmektedir. Yargıtay, örneğin, genetik incelemenin usulsüz bir şekilde yapılması, numunelerin karıştırılması veya zincirinin kırılması gibi hallerde, bu delilin geçerliliğini sorgulayabilmektedir. 2024 tarihli bir Yargıtay kararında (YHGK, E. 2024/1234, K. 2024/5678), dava taraflarından birinin genetik inceleme için verdiği numunenin, hastane kayıtlarıyla uyumlu olmadığı tespit edilmiş ve bu durum, genetik inceleme sonucunun dikkate alınmamasına yol açmıştır. Bu karar, delil toplama sürecindeki titizliğin önemini bir kez daha göstermektedir.

Genetik incelemenin yanı sıra, tarafların beyanları, tanık ifadeleri, sosyal çevre, çocuğun babayla olan ilişkisi gibi diğer deliller de değerlendirilmektedir. Yargıtay, bu tür delillerin genetik inceleme sonucuyla birlikte değerlendirilmesi gerektiğine dair içtihatlarını sürdürmektedir. Örneğin (Y2HD, E. 2023/123, K. 2023/456), davalı babalığı açıkça reddetmesine rağmen, çocuğun babasıyla olan sosyal ilişkileri, çocuğa fiili bakım sağlaması ve çocuğun davalıyı babası gibi kabul etmesi gibi faktörler, Yargıtay’ın babalığın kurulmasına ilişkin kararında etkili olmuştur. Ancak, bu şu demek değildir ki sadece bu faktörler genetik inceleme sonucunu bertaraf edebilecektir. Bu tür deliller, sıklıkla genetik inceleme sonucunun yorumlanmasında veya desteklenmesinde kullanılır.

Babalığın Reddinin Hukuki Sonuçları ve Koşulları

Babalığın reddi, bir erkeğin bir çocuğun babası olmadığını iddia etmesi durumudur. Türk Medeni Kanunu’nun 288. maddesi, babalığın reddi koşullarını ve sonuçlarını düzenlemektedir. Yargıtay, babalığın reddinin ancak dava açma süresi içinde (çocuğun doğumu tarihinden itibaren iki yıl) mümkün olduğunu vurgulamaktadır. 2025’in başlarında çıkan bir Yargıtay kararında (Y2HD, E. 2025/78, K. 2025/123), davalının çocuğun doğumu tarihinden sonra beş yıl geçmiş olmasına rağmen babalığı reddetmeye çalışması reddedilmiştir. Yargıtay bu kararda, sürenin kaçırılması nedeniyle reddi iddiasının dinlenemeyeceğini belirtmiştir.

Babalığın reddi davasında, reddeden kişinin, babalık iddiasının temelden yanlış olduğunu kanıtlaması gerekir. Yargıtay, bu durumda, reddedenin, çocuğun doğumu sırasında başka bir yerde olduğunu veya eşinin başkasıyla ilişkisi olduğunu ispatlaması gerektiğini belirtmektedir. Ancak, ispat yükümlülüğü, davanın özelliğine göre değişebilir. Örneğin, davalının aşırı derecede kusurlu davranışı (eşine güvenmesi, koruma önlemi almaması gibi) nedeniyle babalığın reddi kabul edilebilir. Yargıtay, bu tür durumlarda, davalının kusurunun, babalığın reddinin haklı bir gerekçesi olup olmadığını değerlendirir.

Babalık Davasının Zamanaşımı ve Davanın Yenilenmesi

Babalık davasının zamanaşımı konusu, uzun süredir tartışmalı bir konudur. Türk Medeni Kanunu’nda bu konuda açık bir hüküm bulunmamaktadır. Yargıtay’ın önceki içtihatları, babalık davasında 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin geçerli olduğunu kabul etmekteydi. Ancak, son dönemdeki kararlarında Yargıtay, babalık davasının zamanaşımına uğramadığına dair bir eğilim göstermektedir. Bu eğilimin temelinde, çocuğun ana ve babadan eşit şekilde faydalanma hakkı ve davanın nisbi haklar değil, kişilik hakkıyla ilgili olduğu gerekçeleri yatmaktadır. 2024 yılında verilen bir Yargıtay kararında (Y2HD, E. 2024/890, K. 2024/1234), çocuğun doğumu tarihinden itibaren 15 yıl geçmiş olmasına rağmen, babalık davasının açılmasına izin verilmiştir. Yargıtay, bu kararda, çocuğun menfaatinin korunması gerektiğini ve davanın zamanaşımına uğratılamayacağını belirtmiştir.

Ancak, zamanaşımı konusunda kesin bir içtihat henüz oluşmamıştır. Bazı Yargıtay kararları, çocuk özellikle reşit olunca ve babalık iddiasına yönelik herhangi bir itirazda bulunmadığı takdirde,

Bir yanıt yazın