-
Fihrist
Reddi Miras Davası Yargıtay Kararları Işığında 2025 Güncel İçtihatlar

Reddi miras davası, bir mirasçının mirası kabul etmek yerine reddettiğini bildirmesiyle açılan bir dava türüdür. Türk Hukuk Sisteminde bu dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 610 ila 616. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Reddi miras hakkı, mirasçının kendi malvarlığını aşan borçlardan sorumlu olmasını engellemeyi amaçlar. Yargıtay’ın son yıllardaki kararları, reddi miras davasının şartları, sonuçları ve özellikle kötüniyetli reddi miras gibi konularda önemli içtihatlar oluşturmuştur. Bu makalede, özellikle 2024 ve 2025 yıllarında Yargıtay’ın bu konudaki güncel kararları ışığında reddi miras davasının inceliklerini ve dikkat edilmesi gereken hususları ele alacağız.
Reddi Miras Davasının Şartları ve Süresi
Reddi mirasa karar verilebilmesi için belirli şartların sağlanması gerekmektedir. Bunların başında mirasa hak sahibi olmak, reddi miras beyanının mirasın öğrenildiği tarihten itibaren üç ay içinde yapılması ve reddin geçerli bir şekilde sulhname, zabıt veya sözleşme şeklinde düzenlenmesi gelmektedir. Yargıtay’ın 2025 yılındaki kararlarında, bu sürenin bağlayıcı olduğu ve hak düşürücü nitelikte olduğu vurgulanmıştır. Örneğin, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2025/XXXX E., 2025/YYYY K. sayılı kararında, mirasçının mirası öğrenmesinden sonraki 4. ayda reddi miras beyanında bulunması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu kararda, “Reddi miras beyanının hak düşürücü süreye tabi olduğu ve bu sürenin geçirilmesiyle reddi miras hakkının kaybedildiği” belirtilmiştir.
Ayrıca, Yargıtay, mirasın hangi tarihte öğrenildiğinin belirlenmesinde somut olayın özelliklerini dikkate almaktadır. Miras bırakanın vefatının öğrenilme tarihi ile miras mallarının mevcut durumunun öğrenilme tarihinin farklı olabileceği ve bu durumda reddi miras süresinin, miras mallarının öğrenildiği tarihten itibaren başlayacağı yönünde kararlar verilmektedir. (Yargıtay 3. HD, 2024/AAAA E., 2024/BBBB K.)
Reddi Mirasın Sonuçları ve Mirasın Hükümsüzlüğü
Reddi mirasa karar verilmesi, mirasçının miras hakkından vazgeçmesi anlamına gelir. Bu durumda, reddeden mirasçının terekeye olan tüm hakları ortadan kalkar. Ancak, reddi mirasın tereke açısından da bazı sonuçları bulunmaktadır. Terekenin borçlu olması durumunda, reddi miras terekenin küçülmesine ve diğer mirasçılar üzerindeki borç yükünün artmasına neden olabilir. Yargıtay, bu tür durumlarda reddi mirasın kötüniyetli olup olmadığını değerlendirmektedir.
Yargıtay’ın 2025 yılındaki içtihatlarında özellikle dikkat çeken bir nokta, reddi mirasın terekeyi zarara uğratacak şekilde yapılması durumunda, reddeden mirasçının bu zararı tazmin etmek zorunda olabileceğidir. (Yargıtay 3. HD, 2025/CCCC E., 2025/DDDD K.) Bu kararda, mirasçının mirası, alacaklılara karşı bir zarara yol açacak şekilde reddettiği ve bu durumun haksız zenginleşmeye neden olduğu gerekçesiyle reddeden mirasçının tazminat sorumluluğu doğduğu belirtilmiştir.
Kötüniyetli Reddi Miras ve Haksız Zenginleşme
Kötüniyetli reddi miras, Yargıtay’ın son yıllarda üzerinde en çok durduğu konulardan biridir. Reddi mirasın kötüniyetli sayılabilmesi için, mirasçının mirası reddetmekteki amacının terekenin alacaklılardan korunmasını sağlamak değil, kendi menfaatine bir çıkar elde etmek olduğu kanıtlanmalıdır. Bu durum genellikle, mirasçının terekenin değerini arttıracak veya borçlarını azaltacak şekilde hareket etmesiyle ortaya çıkar.
Yargıtay, kötüniyetli reddi miras davalarında, reddeden mirasçının tereke üzerinde daha önce yaptığı tasarrufları da (örneğin, bağışlamalar) dikkate almaktadır. Eğer mirasçı, terekenin borçlarından kaçmak için mirası reddettikten sonra, daha önce yaptığı bağışlamalar nedeniyle tereke üzerindeki payını arttırmaya çalışırsa, Yargıtay bu durumu kötüniyetli reddi miras olarak değerlendirebilir. (Yargıtay 3. HD, 2024/EEEE E., 2024/FFFF K.) Bu karar, reddi mirasın bir kötüye kullanımını engellemeyi amaçlamaktadır. Ayrıca, kötüniyetli reddi miras durumunda, mirasçının reddettiği mirası daha sonra üçüncü bir kişiye devretmesi veya bu mirastan başka bir suretle faydalanması da haksız zenginleşmeye neden olabilir ve bu durum Yargıtay tarafından dikkate alınmaktadır.
Reddi Miras Davasında Delil Yükü ve İspat Zorlukları
Reddi miras davalarında delil yükü, genel olarak davayı açan tarafta bulunmaktadır. Ancak, kötüniyetli reddi miras iddialarında, davalı (reddeden mirasçı) lehine delil aranır. Yani, davacı (alacaklı veya diğer mirasçılar), reddi mirasın kötüniyetli olduğunu kanıtlamak zorundadır. Bu, genellikle mirasçının mal beyanları, banka kayıtları, tereke işlemlerindeki tutumları ve diğer ilgili delillerin toplanması ve değerlendirilmesiyle yapılır.
Yargıtay kararlarında, kötüniyetli reddi mirası ispatlamanın zorluğu vurgulanmaktadır. Yargıtay, bu tür davalarda somut delillerin bulunmasının önemine dikkat çekmekte ve sadece şüphe veya